14 Ocak 2013 Pazartesi

ENERJİ TASARRUFU VE AMPULDE DIŞA BAĞIMLILIK…

ENERJİ TASARRUFU VE AMPULDE DIŞA BAĞIMLILIK…

Enerjide israfın önüne geçme zorunluluğu, tasarruf gerekliliği yılda bir kez de olsa bir panel, duyuru, ilan ve bir reklam ile anımsatıldıkça insanın bastırılmış o tam bağımsızlıkçı yanı ortaya çıkıveriyor anında.

Enerjiye bir haftalık bu vurgu, ülkenin dışa bağımlı sanayiisinin sorgulanmasını sağlıyor satır aralarında olsa bile. Tam bağımsız ülke özlemi beliriveriyor gönüllerde. Çünkü enerji ihtiyacı ve kullanımı uygarlaşmanın gereği günden güne artıyor. Enerji kullanımındaki bu yoğun artış ise dışa bağımlılığı önlenemez biçimde körüklüyor.

Eğer, yeterli enerji kaynakların var ise siyasi ve ekonomik bağımsızlıktan söz edilebilir. Günümüzde Enerji her bir ülkenin yumuşak karnı ve can damarıdır. Enerjin yoksa canın çıkar, elin darlanır, enerjin çoksa ölmekten beter edilirsin. Yapılan tüm bölgesel dizaynlar Üretim araçlarının el değiştirmesi korkusu biteli beri, enerji kaynaklarının el değiştirmesi üzerine planlanıyor artık. Karakaş karagöz sevgisinden değil büyük sermayenin lider ve ülke kayırmaları, enerji zengini ülkelerde iç meseleleri halletme yolundaki demokrasi havarisi kesilmeler, halkları diktatörlerden kurtarma canbazlıkları.

Bize gelince; Enerjide dışa bağımlı, göbekten bağımlı bir ülkeyiz maalesef. Özellikle petrol ve son yıllarda doğal gaza ödenen para ithalatın lokomotifi, motoru. Son dönemlerde uygulanan enerji politikalarının eksikliği ve aynen uygulanmaya devamı ileride birincil enerjide yüzde yetmişlere varan dışa bağımlılığı dayatıyor ülkeye. Enerjisinin yarıdan fazlasını kendisi karşılayan konumdan, yıllar içinde özellikle son yıllarda dörtte birini karşılar seviyeye gerileyiş de başka bir sorun yumağı ülke için.

Evet, enerji yoksulu bir ülkedir Türkiye. Enerji üretiminde bile tam bağımlıyız. Enerji üretiyoruz lakin üretim araç gereç ve ekipmanlarını dışarıdan tedarik ediyoruz. Santraller kuruyoruz ama yakıtını dahi dışarıdan temin ediyoruz. Her enerji hamlesiyle dışarıya bağımlılığımızı pekiştiriyoruz. Diğer emperyalist enstrümanlar güncelliğini yitirmek üzere. Enerji emperyalizmi artık ülkelerin kaderini belirleyen ve tayin eden unsur.

Elektrik Mühendisleri Odası'na göre, 36 milyondan fazla insanımız enerji yoksulluğu içinde yaşıyor. Yani ülkenin yarısı tüm fakirliğin yanı sıra enerji fakiri.

Bir de özelleştirme riski altında enerji ve enerji üretimimiz…

Yıllar önceden bu güne enerji yolculuğumuzda enerji denilince; petrol yani benzin, taş ve ağaç kömürü, kok kömürü, pil, tüpgaz, havagazı, gazyağı, kuyruklar, elektrik, ampul, floresant ampul ve ampul ampul sakinleştirici gerektiren yüklü faturalar gelir orta yaş aklımıza.

Gerçekten enerji tasarrufu denilince ilk akla gelen elektriktir ve ampuldür. Boşa yanan ampullerin söndürülmesidir tasarrufun başlangıç noktası, anaokullarından itibaren öğretilen. Çünkü ‘gelişmiş toplumlarda elektrik en vazgeçilmez temel insan hakkıdır. Ve gelişmiş toplumlarda elektrik ucuz, sürekli, kaliteli, herkesin kolayca ulaşabileceği koşullarda ve güvenilir biçimde sağlanması gereken bir kamu hizmeti’ olarak adlandırılır. Kişi başına enerji kullanımları gelişmişliğin ölçüsü olarak gösterilir. Ayrıca bizdeki gibi ‘enerji’ özelleştirme kavramı içine alınmaz, dışında tutulmaya gayret gösterilir.

Öz olarak bu yazının elektrik ve elektriğe bağlı bir ampul yazısı olmasını elden geldiğince önlemeye çalışsak da gerçeğin gözü orada parlıyor veya bir tüketici olarak biz O kadarını biliyoruz acizane.

Artık saraylarında, evlerinde, meclislerinde, odalarındaki boş duylara takılacak ampulleri bile üretemeyen bir ülke Türkiye. Zaman içinde Ülkenin ampul fabrikaları bir bir kapandı. Elli yıl kendi ampulünü üreten bir ülkeden ampulde bile dışa bağımlı bir ülkeye devşirildik. Yani kökten dışa bağımlı bir ampul gerçeğimiz de var göze pek batmasa da. Ülkenin ampul üreticiliği, fason üretim fabrikaları olarak orta Avrupa ülkelerine kaydı birçok üründe olduğu gibi.

Ampul üreten tek fabrikası var koskoca ülkenin o da otomotiv sektörüne hitap ediyor. Alt tarafı bir ampul canım deyip geçilmez bir durum işin gerçeği.

Çünkü elektrik enerjisi tasarrufunda ampulün rolü çok önemli diyor enerji uzmanları. ‘ akkor lambalardan LED ampule yolculuk derinliğine izlendiğinde’ ampulün önemi iyice ortaya çıkar. Enerji tasarruflu ampul, enerjiyi tasarruf eden ampullerin insan sağlığına etkisi, yasak ve zararlı ampuller, en avantajlı ampulü kullanma ve seçimi, ışık yayan diyodlular en iyisi kapsamında gelişe duran ampul teknolojisi ve üretiminden uzaklaşıldıkça enerji tasarrufunda da dışa bağımlı hale gelinir.

Uzmanlar; Sadece ampul değişiklikleri ile aydınlanmada enerji tasarrufu yapmanın dünyadaki enerji tüketimini yüzde kırk oranında azalttığını söylüyor. İki yüz milyar euroluk bir kazanç söz konusu. Kaç ülke kurtulur, kaç aç insan doyar bu tasarrufla, kaç ülke yeniden kurulur bu parayla. Atmosfere atılan milyon tonluk karbon dioksit belasından kurtuluş da çabası.

Oysa tüm bu kazanımlar eskiyen tek bir ampulün değiştirilmesinden geçiyor. Ancak ampul sektörü de dışa bağımlı ve ithalatçı. Çağımız insanı bir ampul olsa bile ne yazık ki israfı önlemek adına tasarrufu da satın almak zorunda. Her şey parayla..

Ceryan çarpması bu olsa gerek…

ESENLER’DE “ESENLER TİME” KERVANI BİR YILDIR İLERLİYOR…

ESENLER’DE “ESENLER TİME” KERVANI BİR YILDIR İLERLİYOR…

Yaklaşık bir yıl önce; “Bağımsız Ve Doğru Haber” alt başlığı ile alışılagelmiş hayat kurgusunu preslemek için “ESENLER TİME” olarak yayın hayatına başladık.

Bu sayede Esenler’de ezilmişlik perdesi artık bir nebze de olsa aralanacak demiştik. Bundan böyle Esenler Time kelime oyunlarına asla girmeden tarihe tanıklık edecek diye de eklemiştik. Şark kurnazı çığırtkanlığına, hurafe melanetine ve söylencelere hiç kapılmadan yoluna devam edecek sözü vermiştik.

Bir yıl geçti ve giden 2012’nin muhasebesi; Sözümüzde durduk ve duracağız…

Bu yalancı pehlivan peşrevli gidişata mim koymak, şerh düşmek için dil vadisinde haber vahası olacak korkmadan, çekinmeden, yılmadan demiş ve;

“Doğaçlama türetilen veya gerçeği yansıtan her cümlede, mısrada, paragrafta bile nakkaş, hattat dönemi dirilecek Esenler Time sütunlarında. O diriliş ofset baskılı itirazlara, karşıtlığa direnç katacak her harfiyle. Onun için; “Yalansızlığın ve yalınlığın yeni ve dürüst sesi” olacak Esenler Time. Aklın kapısını daima açık bırakacak modüllerinde.” Diye de eklemiştik.

Bu yoldan sapmamaya çalıştık ve çalışacağız…

Çağ ızdırabı yaşamamak için; “Esenler Time; Küçük çaplı çatışmalar yazıyı düzenler, haberi doğru rayına çeker bilinciyle Karagöz ve Hacivat perdesi kurmadan, intikamcı bir teknikten uzak, asla boşa niyaz etmeden, pozitif ve rasyonel düşünce doğrultusunda daima bağımsızlığını koruyacak” dedik ve koruduk…

Dibe vuran ülkenin her küçük fırsatta ihtilalleştiğini bilerek ama içindeki bağlık-dağlık araziyi terk eylemeyerek, Esenler Time;  “nerede durduğunu ve kim olduğunu asla saklamayacak.  Dâhilde ve hariçte herkes bilecek onun rengini.  Gizli saklı sığınakları, karşılık ödeyeceği korunakları bulunmayacak hiç. “Bir damlacık akıl göğü deler ve oradan bir ışık süzülür yeryüzüne, güneşi bile solda sıfır bırakan” inancıyla daime halkın içinde halkın yararına görevler üstlenecek” dedik.

Esenler Time hala tüm dediklerinde diretiyor diretecek de…

Esenler Time; “Dört kapıyı da geçtik, kırklara vardık yine cennet görünmedi. Dört kitabı da okuduk sonuncusunu hıfzettik yine cehalet bitmedi. Dört mevsimi de yaşadık şu cennet vatanda dert çile yeşerdi topraktan her bahar. Toprağa, havaya, suya ve ateşe yazdık gerçekleri, fildişi kulelerde hiç okunmadı” serzenişiyle, Yanlış kurgulanan yarınların nice ayrıntısını görmezden gelenlere, aymazlık aynasındaki silik yüzlerin anlamsız beyanlarına,  düz yanıtlarına ve boş temennilerine hiç aldanmayacak, usta ellerde mevcut lisanı değiştirecek dedik.

Ve Esenler Time Türkiye’deki değişimin-dönüşümün habercisi, her yenilik hareketinin gözlemcisi olmaya devam edecek…

Yani en başta söylediğimiz gibi; "Değişimin sözcüsü, cam kenarı tembelliğinin çift sütuna manşet gözcüsü ve Esenler’in suskunluğunun düş gücü zorlaması, haykırışı olacak" Esenler Time.

Esenler Time; teşbihte hata olmaz bu günden yarına “ Yedi tepelinin bir tanesi, asi ve hırçın dalgaların can köpüğü, yalın ama doğru kavgaların kınalısı, ekim devrimlerinin sevdalısı, yıkıcı bozgunların yakıcı darbelerin yaralısı, dürüstlüğün marka kalesi, yıkılmaz kalenin en yüksek burcu, sonsuzluğun eğrilmez bükülmez kulesi, gerçekçi iddiaların yılmaz savunucusu ibrası, yiğitliğin eksilmez narası, garibi gurabanın nidası,  hayatın doğrucu Davut manası, zamanın kudretli asası, çotanağın inci tanesi, atomun parçalanamaz çekirdeği, azınlığın da çoğunluğun da güvencesi, ideal kent profilinin en prestijli rehberi, haraç mezatçılara yedi düveli düz tepsiye dizecek sur’un korkusu, çekinilesi güçlere asla uzlaşma önerisi yapmayacak ve en özel” olacak demiştik; hala sözlerimizin arkasındayız...

Esenler Time; Esenlerin Esenlerlinin umutları başka baharlara kalmasın diye, İleride sözle değil özle anılmak için var. Filikalarla umman aşmak için değil. Çünkü; "Denizde damlayız" hepimiz…