KIRMIZI PAZARTESİ…
Ana muhalefette pazartesi akşamı her şey belli olacak. Memlekete ve partiye ilişkin kafa yoranlar içerideki sıkıntıların giderilmesini öceler. Sıkıntının giderilmesine açıkça kafa yormayacaklar mevcut hastalığın tartışılabilmesini daima ertelerler. Partide şimdilik ya olağanüstü ve değişim ya da erteleme ve memleket daha çok bekler arasındaki bu medcezir yaşanıyor. Bakalım her iki durum sonucu yarınlarda daha neler yaşanacak…
Delegasyonun uzun yıllardan sonra beter zorlandığı bu imza kampanyası eğer hakkınca sorumluluk taşıma ve sorumluluk alma gerçekliğini hayata geçiremez ise iş vahim. Yani süreç pazartesi akşamı eksik bir kadrosal buluşmaya dönüşürse unutulmamalı ki iç demokrasi ve öz disiplin süratle kaybolur. Netice de esneklik ve etkinlik, emek ve yetkinlik, işbirliği ve hoşgörü, basitlik ve anlaşılırlık iyice dip yapar. Estetik ve atletik siyaset yapma biçimi inceden unutulur. Partide durağanlık üst seviyede hâkim olur. Ve parti yerelde ve genelde iktidar olmayı daha çok bekler.
Derin tespitler yapıldığında sanki son günlerde böylesi aksi bir tavır işlerlik kazanıyor. Temel değerler bağlamında çıkmaza düşen delegasyon eski duyarlıklar üzerinden dizayna çalışılıyor. Beyin arkası inatlar ve itaat bir potada eritiliyor. Hayal kırıklıkları ve terk edişler yaşansa da olağanüstünün önü alınmaya başlıyor. Yani yelkenleri dolduran değişken rüzgârlara kapılmak sıkı denetimlerle engelleniyor. Ayrıca kadrosal güncelleme aktivitesi ve amacının imzaya dönüştürülmesi partiyi yıpratır hissi uyandırılıyor. Son tespitte olağanüstüye giderken manevra rahatlığı üzerine çeşitli oyunlar oynanıyor.
Pazartesi saat on yedi otuza kadar ki bu süreç kaçınılmaz bir sona sürüklenişin de son günü, son dakikaları. Ya en lider kadrolar bir araya gelerek ideolojiyi yeniden oluşturacak, yada mevcut yönetici kadrolardan memnuniyet güdümlendirilerek, çağa ve memlekete özel ideoloji oluşturma ve felsefeyi yenileme ertelenecek.
Elbette yerel seçimler bahane edilerek bu statükocu tutum ve tavırda ısrar birilerince makul karşılanabilir. Ancak akılcı olmaz. Hele bu nasıl ve niçin sorusu sormadan, nasıl ve ne zaman sorgulamasına yatkın dikey geçiş yakın uzak tüm seçim sonuçlarını sekteye uğratır. Yatay platformda ise eldekinden olmak deyimiyle resmen yüzleşilir.
Eğer denildiği gibi ana muhalefet partisi bir kadro partisi ise lider kadro ve yönetici kadro bağlamında çemberin dışı ve çizgi ötesi birlikte değerlendirilmelidir. Özellikle pazartesi günü sonrasında geleceği planlama, bu günü en iyi tarzda kotarma yükümlülüğünü yerine getirebilecek bir mucize gerçekleştirilmelidir.
Bu mucizevi irade ancak icraya yetkin ve asla taklitçi olmayan özellikle partili kişilerin ilkeler ve ilkelilik persperktifinde kadrolaşması ile mümkündür. Sadece kadro yetkinleştirmekle de olmaz. Ek olarak partide değişim ve umut savını geçerli kılacak koşulları hazırlamak ile olur. Öyleyse pazartesinden sonra dinamikleşen bir yapı kurulmasına yoğun emek harcanmalıdır. Yoksa bir daha basiret tutulması yaşanırsa, acizane değerlendirmeler ve bir yerlerden esinlenilmiş saptamalar kapsamında bir çok şey göz ardı edilir.
Gözden ırak gönülden uzak olmamak için bu kez ciddi manada lider kadro yönetici kadro bütünleşmesinin bilimsel temeller doğrultusunda, halk adına politika üretilen seviyede dizaynı gerekiyor. Yani günden güne halktan uzaklaşan ve halka yabancılaşan kadrolarla bu ana gemi yürümez. Eğer ciddi boyutta bir tasfiye güncellenmez ise alışıldık tavsiyelerle partiye nihayetinde zarar verecek tasarrufa gidilirse bu gemi bunca hırçın dalgalı denizde pek tutunamaz. Batar. Ve siyaset tarihinin tozlu raflarında yerini alır. Tarihin kara kaplısına da bir zamanlar umut idi, çare idi, tek yol idi ile başlayan paragraflar eklenir.
O yüzden gün kırmızı pazartesiye giderken, gözler ıslak imzalara çevrilirken bilinmesi gereken şudur; artı değer katmak için çıkılan her yol ve her yarışta enerjiyi tasarruflu kullanmak gerekir. Etap öyle veya böyle sona erdiğinde bazen arzulanan başarıyı getirmeyebilir. Öylesine veya böylesine kurulan bir yönetsel yapı da toplumdan teveccüh görmez.
İşte yıllardır ardı sıra yitirilen seçimlerin başlıca nedeni de budur. Parti içi muhaliflerin başlattığı imza kampanyası serüveninin de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder