BİLİMSEL GERÇEKLİK; DİRENİŞ…
Bilimsel gerçekliktir; idare biçimleri monarşi, oligarşi, teokrasi, cumhuriyet, demokratik cumhuriyet ve sosyalizm yolunu izler. Rota düne dek böyleydi. Pusula şaştı ve bugün en beğenilmeyen cumhuriyetler bile zar zor yaşıyor. Var olanların çoğunda standart dışı sapmalar yaşanıyor. Oligarşi ve teokraside birleşiliyor. Yani resmen din temelli oligarşiler türüyor. Sözde millet iradesiyle üretiliyor…
Zaten her oligarşik düzen geri kalmışlığın alametifarikasıdır. Dünyadan kopuk olmak yalnızlaşmaktır yanlışı, ayrıca da mümkün değildir yalanı ile sömürü mekanizması iyice yerleşir. Öyle ki son on yıllarda din ile kandırmak ve din temelli oligarşik bir düzen ile yönetmek en kolayıdır. Böylece kraldan çok kralcı, kurulu kurumlu oligarşi temellendirilir.
Küresel oligarşik düzen her ülkede, her bölgede ve her coğrafyada pervasızca egemenleşiyor. Bu egemenleşen düzenek içinde her ülke kendi oligarşik düzenini yaratıyor. Hepsinde bu oligarşik düzen yıkılmalı diyerek iktidara geliniyor. İktidar ele geçirildikten sonra oligarşik düzen yıkılacağı yerde aşağılanan cumhuriyetin nimetleri sayesinde, milletin desteğine de bağlanarak iyice güçlendiriliyor. Sağlamlaştırılıyor.
Kesin buyruk belli azınlığın elinde toplanarak ve en keskin yöntemler kullanılarak çoğunluğa hükmediş doğallaştırılıyor. Hele de kurulan oligarşik düzen, din destekli veya dini takımların emrinde olduğundan daha acımasızlaşıyor ve vahşileşiyor…
Bazen göstermelik en radikal tavra rağmen her zaman egemen sermayeye ürkekçe baş eğiliyor. Maskeler değişiyor, deriler atılıyor, gömlekler değiştiriliyor ama işlevsellik hep ayni kalıyor. Yani oligarşik düzen insanlık onurunu hiçe sayan, devletin tarafsızlık ve eşit duruş ilkesini bozuyor. Kapitalizme kökten bağlı yerli tekelci burjuvazi ise devlette oluşunu dinsel motifli iktidarlarla sürdürüyor. Kökten dinciliğini saklayan bu yeni model, demokrasinin daraltılmışlığı ve teokrasinin genişletilmesi temelinde kurgulanıyor. Çokuluslu ve tek yanlı bu genleşme ise son on yıllarda oligarşik organizasyonunu kolayca kuruyor. Sevk ve idarenin başına emperyalizmin direktifindeki burjuvazinin onayladığı oligarşik düzenin devamını sağlayacaklar geçiriliyor.
Yani son on yıllarda burjuvazi kollektivizm yerine modaya kapılıp oligarşiyi benimsediğinden her türlü bozuk düzene muhalif olmak solcu, sosyalist ve komünist olmakla özdeşleşiyor. Devrimcilik ise ülkeyi yıkmak, rejimi değiştirmek, istikrarı bozmak ve sermaye düşmanlığına eşdeğer görülüyor. Gösteriliyor.
Çünkü oligarşik düzende inanç çeşitliliği ve düşünce özgürlüğü yoktur. Tek tip inanç ve statikocu fikirler vardır. Özgürlükler yok derecesindedir. Suç nevi boldur. Antiemperyalist ve Antikapitalist her girişim isyan, ayaklanma, darbe ve direniş babında nitelenir. Faşizme karşı eylemsellik tehlikeli ve planlı başkaldırı sayılır. Karşıtlığın tümü ise din dışı kategorisine girer.
Yani oligarşi büyük sermayenin güdümünde her şeyi ters yüz eder. Toplumsal karşıtlıkların tamamı bumerang döngüsüdür. Hissedilmeyen dejavu etkisidir. Oligarşik düzen her kısır döngüde her türlü çirkin politikayı, politikada kıvırmayı da gerekli kılar. Mazur görür. Makul gösterir. Kendine öyle politikacılar ayarlar ki en doğru görünenler dahi olduğu, göründüğü gibi değildir.
Bu görkemli gerileyişin arka fonunu, zamanında birçok dergi çevresinde birleşen ve birikimlerini, bültenler bildiriler yoluyla formüle eden geleneğin aktif temsilcileri çok iyi bilirler ve görürler. Parantez içinde kaydedilenleri ve saklı dip notları en iyi onlar anlarlar. Bildiklerini yaşarlar ve söylentilere, bedelli iknalara hiç mi hiç aldırmazlar. Tersine evrimin gerçekleştirilmek istendiğine ve çarkın yanlış işletildiğine milleti uyandırmak için çabalarlar. Gelecek sentezini kitlesel kriterlere, süreci ise değişimin gücüne dayandırırlar. Yorumu, forumu, durumu biryana bırakarak oligarşik yapının cumhuriyetten monarşiye uzanmasına isyanı filizlerler.
Geçmişin tarihsel kesitleri irdelendiğinde kurulan her platform, her öncü güç, her komite, her politika, her yöntem, her ileti, her eylem, her atılım, her tutturulan frekans, her periyodik uygulamalar ağır preslere karşı koyar, korkusuzca direnir.
Bilimsel gerçekliktir; oligarşiye karşı daima işte o direniş kazanır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder