FINDIK SORUNSALI…
Kuzeyde bir yerde, Doğu Karadeniz’in sahil kesimlerinde veya içeri, çoğunlukla fındığın başkentinde bir bal ormanındaki gibi üç beş dönümlük bir mecrada çotanak gözlüyor ahali. Eksiği fazlası üretici birim miktarı on, on beş kantar. Sağanaktan kaçan, güneşe muhtaç rençperler yine zehir zemberek. Ve yerden göğe haklı oldukları, doğanın kendilerine sunduğu en doğal hakların bile ellerinden alındığı bir gerçek. Asıl gerçek ise bunca mağduriyete karşın kesici keskinliğiyle yetkinin ağa babasını son düzlükte elleriyle teslim ettikleri. Bu yıl ki fındık hasadı da inceden başladı, başlayacak. Hemen hasadın peşine alevlenecek yersiz yurtsuz isyanlarda şimdiden hazır...
Hazır çünkü fındığın fiyatı konusunda tüm üreticiler endişeli. Giden yıl sonbaharı fiyatının yakalanamayacağı bile söyleniyor. Hatta daha da düşer mi düşer korkusu duyuluyor içten içe. Bu sene de düşebilecek fiyat yüzünden birçok üretici masraflarını dahi çıkaramayabilir. Kur arttığından zaten gelir baştan azaldı. Fındık döviz arttıkça gelir düşer sarmalına girecek ilk ürünlerden. Hele rekolteye bağlı ki bu yıl 580 bin tonun altında olacağı varsayılıyoryor, spekülasyonlar yapıldıkça yerlere serilir ürün. Bir umut artan döviz ve bu yılki rekolte düşük olacağı beklentisi ile fiyat biraz yükselebilir. Eğer rekolte yüksek olursa fiyat umulmadık sert bir düşüş daha yaşar.
Zaten üç beş yıldır İtalyan Ferrero iç pazarı kontrol ettiğinden hem üreticinin hem de devletin geliri dip yaptı. Çünkü yanlış hükümet politikaları ile Ferrero en büyük alıcı konumuna geldi. Fındık piyasasını belirliyor, fındığı da iç piyasada oluşan rakamın bir lira altında alıyor. Yani bu günden sonra devlet taban fiyatı belirlese de boş. Devletin verdiği fiyat tavan fiyat olarak kalır. Fındık alımına giderse de ağası dayısı olan yandaşlara tavan fiyattan destek sağlanır. O kadar.
Ayrıca fındığa dağ ürünü, orman meyvesi muamelesi yapmak ayıp kaçar. Bu ayıp ayıplanmadığından bu günlere gelindi. Üstelik bunu devlet erkânı yapıyorsa tutulan hesap kaçar. Hesap kaçtı. Hele üretici ve fındık sever millet meseleye boşverdimci pencereden bakıyorsa ki öyle, ayrıca günlük politik manevralara fındığı kurban ediyorsa hiç yakışmaz. Çünkü fındık on yıllar itibariyle güdülen yanlış politikalara rağmen yine de memlekete yıllık iki, iki buçuk milyar dolar tarım girdisi sağlıyor.
Aslında fındıktan devletin kazancı az buz değil. ayrıca yaşanan sorun da belli. Çözümü neden ise çözüm üretecekler tarafından dahi belirsizmiş gibi gösteriliyor. Oysa çözüm de besbelli. Çözümsüzlüğün nedeni de. Neden olanlar da…
Peki, ne yapılabilir, hiç derdi tasası değil ama devlet döviz artışını da dikkate alarak hiç değilse bu yıl piyasa açılış fiyatının üzerinde alıma gideceğini açıklayabilir. Çünkü üretici açısından geçen yıl kayıp yıl. Bari bir yıl daha kaybedilmesin. Bu açılış rakamı da herkes tarafından on iki lira olarak bekleniyor. Beklenenin veya az biraz üzerinde bir fiyatın açıklanmasıyla fındık dengeye oturur. Piyasada da dökülmeler yaşanmaz.
Aksi durumda yani yıllardır olduğu gibi devletin yanlış fiyat politikası ve düşük fiyat belirlemesi neticesinde tek alıcı Ferrero’nun da fındığı düşük fiyata kapatmak istemesi geçmişi tekrar ettirir. Değişen bir şey olmayacağı akıllara ve piyasaya yerleşince üretici fındığını maliyetine veya maliyetinin altına satmak zorunda kalır. Yani fındık kapanın elinde kalır. Böyle seyreden ve sadece seyredilen süreçte her zamanki gibi yine büyük küçük tüm üreticiler ezilir. Fındığa yatırımlar gittikçe azalır ve fındıkta kalite daha da düşer.
Meseleyi sadece fiyata da endeksli de düşünmemek lazım. Fındık yirmi lira olsa ne yazar. Olsa bile küçük üreticiye faydası olmaz. Büyüklerin hangi fiyat olursa olsun zaten derdi değil. Daha geçen seneden işi sağlama bağlamış durumdalar. Ancak gıda sektörü açısından fındığa artan bir talep de var. Ancak maalesef fındık üreticiliği kazandırdığı bakımından sürdürülebilir değil. işte meseleyi sırf bu yüzden komplike irdelemek gerekiyor.
Gerekiyor çünkü fındık kazandırmıyor. Bu haliyle ömür törpülüyor…
Kuzeyde bir yerde, Doğu Karadeniz’in sahil kesimlerinde veya içeri, çoğunlukla fındığın başkentinde bir bal ormanındaki gibi üç beş dönümlük bir mecrada çotanak gözlüyor ahali. Eksiği fazlası üretici birim miktarı on, on beş kantar. Sağanaktan kaçan, güneşe muhtaç rençperler yine zehir zemberek. Ve yerden göğe haklı oldukları, doğanın kendilerine sunduğu en doğal hakların bile ellerinden alındığı bir gerçek. Asıl gerçek ise bunca mağduriyete karşın kesici keskinliğiyle yetkinin ağa babasını son düzlükte elleriyle teslim ettikleri. Bu yıl ki fındık hasadı da inceden başladı, başlayacak. Hemen hasadın peşine alevlenecek yersiz yurtsuz isyanlarda şimdiden hazır...
Hazır çünkü fındığın fiyatı konusunda tüm üreticiler endişeli. Giden yıl sonbaharı fiyatının yakalanamayacağı bile söyleniyor. Hatta daha da düşer mi düşer korkusu duyuluyor içten içe. Bu sene de düşebilecek fiyat yüzünden birçok üretici masraflarını dahi çıkaramayabilir. Kur arttığından zaten gelir baştan azaldı. Fındık döviz arttıkça gelir düşer sarmalına girecek ilk ürünlerden. Hele rekolteye bağlı ki bu yıl 580 bin tonun altında olacağı varsayılıyoryor, spekülasyonlar yapıldıkça yerlere serilir ürün. Bir umut artan döviz ve bu yılki rekolte düşük olacağı beklentisi ile fiyat biraz yükselebilir. Eğer rekolte yüksek olursa fiyat umulmadık sert bir düşüş daha yaşar.
Zaten üç beş yıldır İtalyan Ferrero iç pazarı kontrol ettiğinden hem üreticinin hem de devletin geliri dip yaptı. Çünkü yanlış hükümet politikaları ile Ferrero en büyük alıcı konumuna geldi. Fındık piyasasını belirliyor, fındığı da iç piyasada oluşan rakamın bir lira altında alıyor. Yani bu günden sonra devlet taban fiyatı belirlese de boş. Devletin verdiği fiyat tavan fiyat olarak kalır. Fındık alımına giderse de ağası dayısı olan yandaşlara tavan fiyattan destek sağlanır. O kadar.
Ayrıca fındığa dağ ürünü, orman meyvesi muamelesi yapmak ayıp kaçar. Bu ayıp ayıplanmadığından bu günlere gelindi. Üstelik bunu devlet erkânı yapıyorsa tutulan hesap kaçar. Hesap kaçtı. Hele üretici ve fındık sever millet meseleye boşverdimci pencereden bakıyorsa ki öyle, ayrıca günlük politik manevralara fındığı kurban ediyorsa hiç yakışmaz. Çünkü fındık on yıllar itibariyle güdülen yanlış politikalara rağmen yine de memlekete yıllık iki, iki buçuk milyar dolar tarım girdisi sağlıyor.
Aslında fındıktan devletin kazancı az buz değil. ayrıca yaşanan sorun da belli. Çözümü neden ise çözüm üretecekler tarafından dahi belirsizmiş gibi gösteriliyor. Oysa çözüm de besbelli. Çözümsüzlüğün nedeni de. Neden olanlar da…
Peki, ne yapılabilir, hiç derdi tasası değil ama devlet döviz artışını da dikkate alarak hiç değilse bu yıl piyasa açılış fiyatının üzerinde alıma gideceğini açıklayabilir. Çünkü üretici açısından geçen yıl kayıp yıl. Bari bir yıl daha kaybedilmesin. Bu açılış rakamı da herkes tarafından on iki lira olarak bekleniyor. Beklenenin veya az biraz üzerinde bir fiyatın açıklanmasıyla fındık dengeye oturur. Piyasada da dökülmeler yaşanmaz.
Aksi durumda yani yıllardır olduğu gibi devletin yanlış fiyat politikası ve düşük fiyat belirlemesi neticesinde tek alıcı Ferrero’nun da fındığı düşük fiyata kapatmak istemesi geçmişi tekrar ettirir. Değişen bir şey olmayacağı akıllara ve piyasaya yerleşince üretici fındığını maliyetine veya maliyetinin altına satmak zorunda kalır. Yani fındık kapanın elinde kalır. Böyle seyreden ve sadece seyredilen süreçte her zamanki gibi yine büyük küçük tüm üreticiler ezilir. Fındığa yatırımlar gittikçe azalır ve fındıkta kalite daha da düşer.
Meseleyi sadece fiyata da endeksli de düşünmemek lazım. Fındık yirmi lira olsa ne yazar. Olsa bile küçük üreticiye faydası olmaz. Büyüklerin hangi fiyat olursa olsun zaten derdi değil. Daha geçen seneden işi sağlama bağlamış durumdalar. Ancak gıda sektörü açısından fındığa artan bir talep de var. Ancak maalesef fındık üreticiliği kazandırdığı bakımından sürdürülebilir değil. işte meseleyi sırf bu yüzden komplike irdelemek gerekiyor.
Gerekiyor çünkü fındık kazandırmıyor. Bu haliyle ömür törpülüyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder