KURGU MUHALEFET
Hemen her seçimin peşinden ana muhalefet partisinde içeriden dışarıdan deprem ve erozyon beklentisi pompalanıyor. Karışıklık besleniyor. Böylece ayakta kalmaya destek yıllar yılı önlenemez kadro kayıplarından ve ivme düşmesinden çıkarılacak dersler ve tüm objektif yaklaşımlar da yok ediliyor…
Ayrıca kurgu sık aralıklarla değiştirildiğinden gerçekçi tahliller geciktiriliyor ve gerekli gereksiz diskalifiyelerle zemin sıklaştırılıyor. Bu çekirdeğine sıkışma gürültücü ve sert üsluplu, iğneleyici, itici bir siyaset anlayışını da güncelliyor. Bu da alçak yüksek nabız tansiyonlarına ince ayar çekmekten başka bir işe de yaramıyor. Millete de ters geliyor.
Hele soldan kopuşla memleketin öznel şartlarına uygunluk sağlanır öngörüsü de tutmayınca her seferinde kurgu bir daha değiştiriliyor. Öyle ki her kaçınılmaz yenilgide yeni başlangıçlar, yani tarifsiz zorlamalar, izlenecek yeni rota, yeni yol fonlamaları ile çıkmaza düşülen her durumda ayni işgüzarlıklar hortlatılıyor. Lafı güzaf. Hayal ötesi hayalcilik. Liste bazlı siyaset. Oysa alttan üste herkes yönetenleri etkin ve başarılı kılacak, yöneticileri güvenilir devlet adamı konumuna getirecek, güncelden geleceğe sağlam köprüleri olan ve kurgusu sağlam politika gerektiğini biliyor.
Bu bilgiçlik dâhilinde tüm kaybedişler, aslında her alanda yeterlilik ve yetkinlik yitimi ile özdeş bir gerçeklik. On yıllardır kazanmayı da unutan bir yapıyla devamın delaleti. Bir türlü kazanamadıkça da yönetme kabiliyeti zayıflaması.
Sorun bunlar değil de öncelikli sorun eğer ideolojik kayma ise eksiklik ve tutarsızlıkların bir türlü giderilemediği açık. Değil ise durum daha da vahim. Hayır sorun taban kayması ise on yıllardır tabanın sesine hiç kulak verilmediği de ortada. Yani teorik ve pratik kökten yanlışlıklar yapıldığı besbelli. Sonra politik eleştiriler ahlaki kriterlerle değerlendirilmeyince de hedeflenen amaç ve taktikler de doğru kavranmıyor. Ve sonuç her zamanki gibi hüsran.
Yani aşağıdan yukarıya özgürlüğe kavuşulamayınca kitlesel boyutta kilitlenilen hedefe de ulaşılamıyor. Sosyalistler ve devrimcilerin eylemliliklerinden kopulduğu da bir başka gerçek. Sanki korkuluyor. Ana muhalefetin nesnel niteliği cumhuriyetçi burjuvazinin amaçları ve amaçlananların gerçekleştirilmesi görevine indirgenmiş durumda. Bu durum da kadrosal yenilenmenin önünü kestikçe kesiyor. Kurumsallaşmayı birinci dereceden zedeleyen bu atmosferde ideoloji ve ilkeler bireysel çıkışların ve gereksiz sorumluluk üstlenmelerin gölgesinde kalıyor. Tek çare olarak abartılı bireyselliğe ve ısmarlama vitrin düzenlemeye bel bağlanıyor. Bu çizgide sürdürülen inatla resmen bilime haksızlık ediliyor.
Bu denli geniş perspektifte ele alınacak sorun varken tüm zorluklara, engellere rağmen güç bela kurulmuş bir memlekette yeni veya eski tüm oluşumlar mevcut dengesini gün gelir koruyamaz. Yer yer atılımlarla, katılımlarla, büyürse de, etkinlik alanları günden güne daralır. Etki alanını genişletse de, köklü kurumsal yapıların son örneği olsa da kurum yeri gelir yine tıkanır kalır. İşte budur yaşanan.
Artık görülmesi gereken gerçek; memleketi yeniden var edecek olgunun yersiz kurumlanmalar değil, kurumlaşma olduğudur. Yakın örnekteki gibi kamuoyunda yankı bulacak lider kadro ve yönetici kadro bütünleşmesidir. Yani tüm mesele bir bütün içinde değişim, dönüşüm ve dayanışmayı içselleştirmektir.
On yıllardır ayrıştırma zevkine vararak, ayrıştırıp aykırılaştırıp, sonra da hiç zahmetsiz kurtarıcılığa soyunma ve kanatlanmanın millet için önemi olmadığı görülmüştür. Düşsel siyasetin ve eğitimsiz siyasetçinin temel hatası işte budur. Hele de asıl çilenin ileride olduğu ve çile dolmadan da hataların kayda geçirilemeyeceğini anımsatmakla olmuyor demek ki. Anca anlayana ve anlamak isteyenedir bu gerçeklik. O halde düzenin ilk kuralı akan sular gün gelir durulur safsatasıdır. Durulmaz.
Çünkü hangi yönden bakılırsa bakılsın, nasıl ele alınırsa alınsın şu bozuk, çarpık, vahşi ve kapitalist düzenin tutar yanı yoktur. Bu bal gibi bilinen düzensizliğe tutucu ve totaliter, Allah ve Kitap dozlu siyasetle gelindiyse, mevcut rejimle tam tersi bir dinamizm ve organizasyon ile başa çıkılabilir.
Yani ana muhalefet partisinde planlama, koordinasyon ve denetim mekanizmalarını iyi ve yeterince işletemeden sadece disiplin mekanizmasını çalıştırmakla karşılaşılan tıkanıklığın üstesinden gelmek mümkün değildir. Kurgu muhalefet yerine tam anlamıyla kurumsallaşmanın devamı sağlanmalı, yeniden dinamizme kavuşmanın yolları açılmalı ve partiyi yukarıdan aşağıya diriltecek devrimcilik oku hayata geçirilmelidir.
Çünkü eski ve eskiyen yapısal bütünlük kurumu belli yere kadar iyi veya kötü taşımış olabilir. Ancak rejimin değişmesiyle günün koşullarına ve tarihsel sürece yanıt verecek akışkanlığını da yitirdiği açıktır. İşte yaşanan güven kaybı bu nedenledir. Böylesine derin bir açmazda katı disiplin kurallarına sığınarak, mevcudu savunmak, ilerlemeye ve değişime ayak diremek, yenileşmeye direnmek kuruma iyice zarar verir. Daha da zayıflatır.
Bu gidişle rejime hükmedenler, yarın zayıflayan kurgu muhalefet düzeyinde bile siyaset yaptırmaz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder