KASKET, FES VE MİLLET KIRAATHANESİ…
Memleketin uzun yıllarına damga vurmuştur ve Millet de canı gönülden benimsemiştir; kasket, mavi gömlek ve mitinglerde uçurulan beyaz güvercinleri…
Giderek Millet ile bütünleşen ‘İnce Dayı’ bir aydan fazladır sürdürdüğü cumhurbaşkanlığı kampanyasında fırsat buldukça bu memlekete özgü siyasal üçlemeye yer verdi. Taktı sekizgen kasketi çıktı mitinglere. Diz vurdu eşiklere. Millet ile en samimi iletişimi kurdu. Memleket barışına beyaz güvercinler uçurdu. Yani bir ritim tutturmuş doludizgin gidiyor. Milleti de arkasına takmış izlenimi veriyor…
Vakti zamanındaki köylünün ‘fötr’, kentlinin ise ‘kasket’ ile sembolleştiği siyaset arenası mitinglerden bu güne bir şeyler unutulmuştu. On yıllardan sonra ‘İnce Dayı’ çıktı geçmişin o değerlerini Millete anımsattı.
Mitinglerde ve özel hayatında ‘İnce Dayı’nın taktığı o sekizgen kasket alelade bir kasket değil. Anadolu’yu, Anadolu insanını, köylüleri, emekçileri, çiftçileri yani milleti simgeliyor. Memleketi temsil ediyor. Memleket ile özdeş. Bilenler bilir, sekizgen kasketin her köşesi bir başka mana; Yurtseverlik, yiğitlik, mertlik, cömertlik, delikanlılık, mütevazılık, dürüstlük ve misafirperverliği imgeliyor.
Elbette köşesiz püsküllü fes takanlar, mahruti takkeye sarık dolayanlar bu memleket adabını anlayamazlar. Bunlar kalın çuhadan, tepesi püsküllü, silindirik keçe başlığı fesi, Faslılığına aldırmadan kaskete tercih ederler. Baskı yiyince adabı muaşeretin dışına çıkar, örf ve adet hukukunu da hiçe sayarlar. Millete de hiza verdiklerini sanırlar.
Zatıâlileri danışmanlarca gidişat fark edilip yazılan ve prompterlere düşeni okur; “Muharrem. İkide bir tutturmuş, ben çiftçiyim. Kafasına bir kasket takmış, benim milletimi aldatacağını zannediyor. Bırak sen o kasketi filan. Senin gönlün ne konuşuyor, sen onu söyle. Benim milletim şekle bakmıyor, icraata bakıyor. Ne olacak, 3-5 kuruş ver, al bir kasket. 24 Haziran'dan sonra ülkeyi tanımaları için yeteri kadar zamanı olacak”. Üst akılla değersizleştirme çabasına girişir.
Tüm çabalamaya karşın kasket, yemeni ve poşu sarmalında iyice bocalayan ve sonunu üç aşağı beş yukarı tahmin eden Zatıâlileri şahane projeler peşine düşer. Önce stadyumları yıkıp Millet bahçeleri en sonra da Millet kıraathaneleri yapacağını müjdeler.
Olası ikinci turda Millet İttifakının adayı görüntüsü veren, rakibi ‘İnce Dayı’yı hedef alıp; “Millet kıraathaneleri kuracağız. Şimdi bunu tabii Bay İnce yanlış anlayabilir. Millet kıraathanesi deyince, iskambil oyunlarının oynandığı yer anlayabilir. Bay Muharrem, öyle değil, burası tamamen kitaplarla dayalı döşeli kütüphane ve içeride keki, çayı, kahvesi olacak ve burada gençlerimiz, yaşlılarımız gelecek ve kitabını alıp okuyacak” diyerek çılgın projelere bir yenisini ekler…
Projeye bir diyecek yok, zatıâlileri millet için inceden inceye düşünmüş taşınmış proje üretmiş. Ancak soru şu; yaklaşık dört milyon sahte mülteci de bu millet bahçesi ve millet kıraathanesinden faydalanacak mı? Eğer faydalanabilecekler ise bu çağda kurulacak Babil’in asma bahçeleri ve çağın işsizliğine çözüm olacak, istihdam yaratacak keki çayı kahvesi bedava bu kahvehanelerin adı niye Millet? Sanki Millet ile fes düşer kel açılır misali inceden alay geçiliyor.
Sekizgen kasketli ‘İnce Dayı’ vakti gelince bu muhteşem projelere inceden ayar çekmelidir. Öyle; “Ben nanoteknoloji diyorum Erdoğan ‘Millet Kıraathanesi’ diyor. Bunlar emin olun zavallı. Bunlar kaybedeceklerini anlayınca ne yapacaklarını şaşırdılar. Ben bu montajları önceden FETÖ'cüler yapıyor sanıyordum meğer Erdoğan tarafındakiler yapıyormuş. O kasketi 3-5 liraya alabilirsin ama terini satın alamazsın. Fakir fukara iken böyle değildin sen. Çırak bile değil çırak o. Prompter'ını al da gel. TV de konuşalım…” demekle olmaz. Beklenti daha yüksek.
Sekizgen kasketli ‘İnce Dayı’ zatıâlilerinin açıkladığı bu en çılgın en muhteşem projelerle arkasına aldığı rüzgârı yitirmez ama çıtayı iyice yükseltti. Millet kasket, yemeni ve poşu bir yanda on yıllardan sonra sadece rahatlamak için incelikli yanıtlar bekliyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder