İNCE DAYI…
Her haliyle lider sultası üzerine kurulu memleket siyaseti seçim yolunda ilerliyor. Karşılıklı ittifaklar kurulmuş olsa da yine liderlerin gözünün içine ve mitinglerde neler söylediklerine bakılıyor. Bir gerçek varsa muhalefet bu kez en iyi liderlerini yakaladı. Ve on altı yıldan bu yana tünelin ucunda ilk kez ışık görüldü. Bu ışığı yakalama ve başarıya ulaşma yolculuğunda, başarmayı tüm benliğiyle isteyen, hisseden ve insanüstü gayretle çalışan ‘Muharrem’ diğer liderlere göre bir adım önde. Gün geçtikçe ‘Saraylı’ ile makas daralıyor. Hakkıyla iş gören araştırma şirketlerine göre ‘İnce Dayı’ oylarını yüzde otuzlara dayamış durumda. Millet ise süreci yakından takip ediyor. Sanki bu baskın-erken seçim on yıllardan sonra çok farklı sonuçlara gebe…
Şimdilik görüntü şu; Sanki bu kez ‘atı alan Üsküdar’ı geçer’ beyyanıtı öyle kolay kolay söylenemeyecek. Her alanda ve düzlemde, kötülüklerin alasını gördükçe hiç mi hiç şaşırmayan, alakasız ve sessizce onaylayan bir toplum ve Millet olma aymazlığına bel bağlayanlar bu kez ters köşe olacak. Bal kabağından köşkler ve saraylar türetilen sihir bozulacak. Yani gereksiz sinirlenmeler ve yamulmalar, tartışma ve özeleştiri kültüründen uzaklaşmalar, şartsız şurtsuz şutlamalar, açıkça uzun yıllardır yerine getirilemeyenleri yine biz halledeceğiz demeler bu kez prim yapmayacak. Ve öncesinde kavgalı bıçaklı düşmanlıklardan çıkan siyasal akrabalıklar da tutmayacak. Sanki bu kez gelişen siyasi atmosferde siyasal manada kolay ekmek yenmeyeceği, sofrada yenilir yutulur lokmaların olmadığı anlaşılacak. Çünkü başta ‘İnce Dayı’ ve ittifakçı dostları kavram yoksulluğunu ve siyasal kargaşayı bir güzel yok ettiler.
Liderliğini iyice pekiştiren ‘İnce Dayı’ eğer Milletten aldığı enerji ve desteğe, son düzlükte partisinin yönetici ve emekçi kadrolarını da ekleyebilirse, ayrım ve ayrışmaları bilimsel temellere göre çözümleyip, beklenen bütünleşmeyi gerçekleştirirse mutlu sona ulaşılır. Bu gidişle de Saraylı’nın işi biter…
Son yıllarda bir türlü hayata geçirilemeyen bu lider kadro ve yönetici kadro yakınlaşması ‘İnce Dayı’ sayesinde halledilince işin rengi değişti. Ve bu değişim on yıllar öncesinde ‘Karaoğlan’ın ilerici girişimi gibi millette karşılığını buldu. Krizlerden bunalan memleket, fiziki ve zihni yorgunluk içinde komple zayıf düşürülmüş, soluksuz bırakılmış, inceden kaynamaya başlayan Millet umudun peşine takıldı. Yıllardır yok sayılan neferlerden kürsüyle kavgalı olmayan, kelime fakiri olmayan, her türlü senaryodan rol çalan, gerektiğinde kavgaya tutuşmayı göze alan ‘İnce Dayı’ umudun peşindeki Millet ile bütünleşti…
Bu günbegün gerilimi arttıkça artan ortamda, ince ince şiddetli baskıların da dizayn edildiği meydanlarda, devletten aldığı maddi manevi gücü hiç çekinmeden kullanan ve kendine hak sayan Saraylı’nın önüne geçebilmek pek kolay değildi. Ama bu mucizeyi ‘İnce Dayı’ kısa zamanda başardı. Görünen kısmıyla yedi tekmili birden bu.
Miting sohbetlerinde memleketteki aksaklıklar, kusurlar, hatalar üstüne söylenecek çok söz var ama hangi biri söylensin. ‘İnce Dayı’ çıktı kurumlar veya kurum dışı tüm ezilmelere, sömürülmelere, eleştirisizlik ve hesap vermezliğe, yargıya ve yargısız infazlara karşı direnişin taban genişliğini genişletti. Beklentilere yanıt veren, çaresizliğe çare bulup, yolsuzluktan doğan yoksulluğu yok edeceğine inandıran bir yol tutturdu. Zenginliği eşitleyen bir yolda emin adımlarla yürünebileceğini hissettirdi. ‘İnce Dayı’ aşırı yoğun stresin millete sahte orijinalliği, acı gerçekliği anımsattıkça tur bindirmeye başladı. Yani düzenin, bozuk düzenin, çarpık kapitalist düzenin, paraya ve saraya göbekten bağlılığın, egemen sermayeye uşaklığın ve ‘Saraylı’yı acayip bir şekilde sahiplenme içgüdüsünün yersizliğini gösterdikçe gösterdi. Bu da Millete yetti.
Bir çivinin marifetlerini asla bilmeden, jimnastik lobisinin şevklendirmesiyle on yıllardır ‘Saraylı’ya duvar olmaya yeltenen Millet, sütle giren huyun canla çıkacağını da ‘İnce Dayı’yı dinledikçe bir güzel öğrendi. Millet bu olağanüstü hallerde tartışma ve özeleştiri kültürsüzlüğü ve gelişigüzel çirkince dayatmalarla olmayacağını da anladı. Yine ‘İnce Dayı’ sayesinde siyasetin tek ve en kutlu platformunda her şeyin insani diyalog çerçevesinde akılcı yöntemlerle tartışma ve özeleştiri pratiği ile yürütülebileceği de görüldü.
Şimdi ‘İnce Dayı’nın önünde ikinci tura değin halletmesi gereken, incelikle önlemini alacağı tek risk kalmış bulunuyor; “Sosyal demokrasi tarafından iktidarın ele geçirilmesi sosyalist devrimin ta kendisidir”. Bu saptama doğrultusunda deneyimlerden ve bilimden destek alarak, oluşabilecek bu ani refleksli hareketlenme de kısa zamanda çözüldüğünde ‘Saraylı’nın sonu gelir.
Ve on yıllardır dağılmayı, batmayı, durağanlığı tescilleyen ve statükoyu her gün bir başka biçimiyle güncelleyen, bilinci presleyen, bu totaliter rejim biter.
Gayret ‘İnce Dayı’, Millet inceden inceye lider sultasının da çökebileceğini sen de gördü…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder