Cumhuriyet bugün içeride dışarıda ilerisini gerisini hiç düşünmeyenler ve çağa arkasını dönenler tarafından çağ dışına itiliyor. Bu keskin tavrın elbette bir diyeti olacaktır. Ödeyeni ise yıkıma kalkışanlar ile ortak coğrafya ve koca memleket olur...
Bilen bilir ve unutmaz; Bu milletin ne badireler atlattığını, ne diyetler ödediğini. Bunu da öder. Velakin tarih memleketi çıkmaza sokanları, tüm sorumlularını tek tek yazar. Millet ise onları ömür billah affetmez.
Aslında bu art niyetliler hangi markanın, hangi misyonun parçaları olduklarını aslında yüz yıl önce de göstermişlerdi. Çıkılan ölüm kalım mücadelesinde kendilerini kelepir fiyatlara satılan, stoktan tüketilen sınıfına koydurmuşlardı. Bunlar kontür garanti aldıklarında mandacı da oldular. Kel yobaz düşman sever de. Ancak her şeye rağmen egemen güçlerin dayattığı konsept tutmadı. Topu yenildi.
Yurtsever mavi gözlü bir dev çıktı çağın yangınını durdurdu. Oyunları bir bir bozdu. Memleket aleyhine tüm hesapları alt üst etti. İç dış tüm düşmanları bozguna uğrattı. Hilafetin yerine, yönetim modeli cumhuriyet dedi.
İşte o bozgundan arta kalanların zihniyeti bugün alışılmışın çok dışında yöntemler geliştirmek ve bu yöntemleri de uluorta uygulamaktan hiç çekinmiyorlar. Yani gelişme ve adaletli paylaşmaya ket vuruldu, çağın gereği ilerlemeye set olundu. Sanki değişik operasyonlarla memleketi asrın başına göndermeye, gerilemeye, geriletmeye çılgınca uğraşılıyor.
Öyle ki koca memleket bir stüdyo haline getirilmiş, film içinde filmler çekiliyor. Kurulan platformlar ve platolar sözde modern ve demo dinamik erke ev sahipliği yapıyor. Sinerji deyip durup kolektif yaşam sevincinin içini boşaltıyorlar. Bunca lansmanın hiçbir klansmana sığmazlığı unutuluyor. Geçmişte de sınandığı gözlerden kaçırılıyor.
Zaten on yıllardır gizliden gizliye cavlu, hücre ve yoz eğitim çalışmaları sürdürülüyor. Üzerine fundamentalist fonlar da kullanılarak ele geçirilen tüm imkânlar seferber ediliyor. Gizli emellerin gerçekleştirilmesi için sıkı çalışılıyor. Öyle ki akla mantığa sığmaz yeni yönetsel konseptin memlekete benimsetilmesi için ikramda, sadakada sınır tanınmıyor. İncelikli iş mülteci ithaline kadar vardırılıyor. Tek amaç uzak geçmişteki karakteristik özellikleri cumhuriyet çağına birebir yansıtarak geniş alanlara yayılma projesi. Yayılarak Cumhuriyeti sonlandırmak. Yani yıkım menziline kitlenip başka yol tanımazlık haşa tanrılaştırılıyor..
Bitik saltanattan cumhuriyete geçişten yaklaşık yüz yıl sonra bir şekilde cumhuriyeti silme hedefi bir noktaya getirildi. Hedeflenenlere bir nebze yaklaşıldı. Bu yamuk doğrultuda hummalı çalışma halen devam ettiriliyor. Ancak Cumhuriyetin yerini alacak bir model önerememeleri yüzünden dip yaptı saltanat aşkı. Devleti, memleketi, milleti, aşağı çeken bu zihniyete, gittikçe kararan bu acı tabloya dur diyecek bir kırılma politikası güncelleniyor. Hem de kendiliğinden.
Bugün memlekette bölgeler, iller, ilçeler ta ki köylere dek önemli sıkıntılar var. Var çünkü öz değerler ve hak kazanımlar ile yaşayamayan bir memleket olma yoluna girildi. Etkiler yeni yeni hissedilmeye başlandı. Ayakta durmakta zorlanıldığı aşikâr olunca kör kabak, kara sevdalılar bile huylu huyundan vaz geçmez ama duvara tosladıklarına yavaş yavaş kanaat etmeye durdular.
Resmen durağanlık dönemi. Dönem emek ve çabaların büyük sermaye tekeline takıldığı dönem. İşbirlikçiler sayesinde katmerlenen bu dönem Cumhuriyeti olduğu gibi anlı şanlı diye övünülen yüzlerce yıllık imajı da zedeliyor. Sözün özü eski yeni saltanatı da zora sokuyor.
Tarihle sabit bir gerçekliktir; onlarca devlet kurmakla koltukları kabaran bu millet yüz yıl öncesi gibi diz çöktürülmek isteniyor. O yüzden bu milletin emperyalist ablukadan nasıl ve kimlerin sayesinde kurtulduğunu unutmaması şart. Hemde İmanın yedinci şartı gibi. O olağanüstü zor şartlarda ne bedeller ödendiğini de. Ne diyetler verildiğini de kutsal değerler ölçüsünde görmek şart. Bu temel şartları bir yana bırakıp çağa sırtını dönmek ve Cumhuriyete kinlenmek emperyalist düzeneğin istediği yegane şeydir.
Öyleyse durduk yere yersiz hırslarla Cumhuriyeti kaybetmek demek çağdaş uygarlığın gerisinde kalmak ve ağır diyetlere katlanmak demektir.
Bu acı gerçekliği unutmanın diyeti çok büyük olur. Asıl Cumhur diyeti öder...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder