ASIRLIK ÇINARDA YEREL SEÇİM KARMAŞASI...
Asırlık çınar partide yerel seçim karmaşası mı, adaylaşma kargaşası mı demek daha doğru olur bilinmez ama yerel seçimlere giderken durum bu merkezde. Yetki yine genel merkezde...
Her seçimde olduğu gibi bir koltuk yarışı, koltuğu kapma mücadelesi veriliyor. Adına aday adaylığı denen bir kaptı kaçtı versiyonu. Yani partide hizmet verme görüntüsüyle her dönem her yere adaylıklar yine söz konusu. Özellikle de milletvekilleri.
Olağanüstü Kurultay furyası zar zor atlatıldı. Milletvekilleri orada da yine başı çekti. Lehte ve aleyhte kurultaya tavır aldılar. Gidişata yön verdiler. Sonra dört aylık bu vekillerin bir kısmı Belediye Başkanı olma peşine düştü. Bu çabada gerçekten amaç hizmet ise takdire şayan. Ama dert başka sanki. Ayrıca yüzler eskidi, güven kalmadı. Vitrin tozlandı. Düşünen yok.
İşin çözümü belli aslında; milletvekilleri aday yapılmaz olur biter, mesele çözülür. Aksi bir durumda partili olanlar dahi oy vermeye temkinli. Genel seçmen zaten oldum olası tepkinin dikalasında. Peki ne yapılmalı? Bu koltuk kavgası bir yana bırakılmalı. Aday koliklikten vazgeçilmeli. Özellikle yerel seçimlerde. Özellikle vekiller.
Şunun şurasında seçimlere üç beş kala milletvekili olup da adaylık yarışında olanları bir yana bırakırsak ortaya adayım diye çıkan da yok.
Yok çünkü partide bir tedirginlik var. Yıpranmışlık veya yıpranacak olmak başka bela. Bazı isimler telaffuz ediliyor ama onlar da popüler sağcı, sağ kimlikli. Aslında sadece kimliklere bakılarak, sağ tandanslı politikacı tercih edilerek olmayacağı belli. Zaten kaç seçim bu biçim, ilkesiz ve prensip dışı davranılarak yitirildi. Yıllar yılı sağ sol fark etmez ünlü ve popüler kimlik adaylaştırma ile gelinen durum ortada. Alınan sonuçlar açık seçik böyle yol alınamayacağını gösterdi. Ancak hala genel parlemento, yerel parlemento ve başkanlıklar belirlenirken ayrıcalıklı kimlik ve ideoloji ortaya koymadan yarışa girişenlere rağbet ediliyor. Bu diğerleriyle aynı olmanın milim ötesidir. Yani resmen benzeşmektir.
Bu tavır açıkça eski hataların devam ettirilmesi demektir. Aynıyla beyan ve bilindiğe devam pek de farklı sonuçlara ulaştırmaz. Kazandırmaz. Aynı hezimetler yinelenir.
Ayrıca ne hikmetse hep aynı isimler sahaya çıkıyor. Çıkarılıyor. Bu da abesle iştigal. Belli zaman sonra sağlam zemini yok deniliyor ve Genel merkez parti içi demokrasiyi hiçe sayarak bir sağcıl adayı hemen öne çıkarıyor. Tepkilere aldırmaksızın atıyor. Hal böyle olunca atı alan karşı yakaya geçiyor.
Yani koca çınar, asırlık parti kendi içinden donanımlı, bilgili, üretken, heyecan yaratacak, vizyon sahibi, deneyimli ve de solcu bir kadrosunu hiçbir zaman çıkaramıyor. Adaylaştıramıyor. Son on küsur yıldır manzara böyle...
Peki niye böyle bir makale paylaşım gereksinimi doğdu. Şundan doğar; Örneğin memleketin en büyük, Büyük şehir başkanlığı için kulislerde Konya milletvekili hocanın adı dolaşıyor. Kendisine adı geçen bu büyük şehrin yerel parlemento parti gurubunda ekonomiyi konuşma hakkı veriliyor. Bu da gösteriyor ki hoca da aday adaylardan. Şimdilik tanışma faslında. Aldığı alkışta fena değilmiş. Tutar mı tutar. Aday olur olmaz. İyi olur kötü olur bir yana, yiğidolar da alınmasın ama önemli olan bu yerel karmaşada medet umulanın yine sağcı olmasıdır. Sağcı kimliğidir. Milletvekilliğidir.
Zaten deniz bitmişçesine on küsur yıldır partinin yurtsever solcu evlatlarına makam mevki düşünmeden özverilice partiye hizmet ve siyaset yapmak kalıyor. Yani sol kadrolar dışlanıyor. Sağcı olmak ve partiye katılım sağlamak ise makam ve mevki paylaşımında anında ödüllendiriliyor. Bu gidişle de parti iyice sağcılaştırılıyor. Sağa kayıyor.
İşte partideki yerel manada karmaşa ve kargaşa başlığına bu pencereden, yani soldan bakmak lazım...
Yoksasını herkes üç aşağı beş yıkarı biliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder