29 Eylül 2018 Cumartesi

OYUNCAKÇI BABALAR


OYUNCAKÇI BABALAR

Hayat bir oyundur. Hem de hünerle sahnelenen ve katı kuralları olan bir oyun. Hayat denen büyük sürgünde oyun, ömür ilerlerken köken, tarihsel, toplumsal ve ekonomik etkenler ile yoğurulur. Evrensel kültüre uzanan yönleri de bazen ağır basar. Hayat oyununda önemli olan asalet ve adalet çizgisinden ayrılmadan asil oyuncular sınıfına dâhil olmaktır. Asla oyuncak olmak değil…

Öyle veya böyle oyunda bir kez oyuncak olunursa hayat iyice zorlaşır. Başta oyuncakçı babalar ve başkaları bu vasıf kaybetmişleri kullanılacak bir araç olarak görürler. Kura boza kullanırlar. Çünkü çaptan düşülünce zayıflık bin bir taklaya rağmen asla gizlenemez. Hep ortaya çıkar. Ve çocuğun elinde oyuncak olmaktan beter günler sunar hayat. Hiçe sayılmak gün gün belirginleşir. Hayattayken hiç olunur. Yani asıl zorluk toymenlerin toynağına tortu olmaktır. Toylukla toylara gelmektir…

Oyuncaklaşmak daima uç bölgelerde, ön tarafta, ilk safta görülüp sonradan evcilleşmektir. Çoğunlukla oyuncak askerlerden olmaktır. Açık havada gece gündüz oynanan çeşitli oyunlarda her seferinde kör ebelere ebelenmektir. Rizikolu görevlere bölünmektir. Belenmektir. Zaten her türlü bitmişlik anında ebesi oyuncakçı babalara kalası hayat hiç vakit geçirmeden genele eğlencelik belli kurallar da içermeyen bambaşka oyunlar tezgâhlar. İcat edere. Özünde hayat mı oyuna gelir, oyuncakçı babalar mı oyuncak piyonları ileri sürer orası karışık. Karışık olduğu kadar da alenidir her türden allayıp pullamalar.

Hayat denizinde oyuna gelen daima yazgı kabullenmesi üst perdeden hayalci oyuncaklardır. Bu oyun araçlığı şaşkınlık verici seviyelere dek yükselir. Yükünü tutanlar oyun içinde oyun yaptıklarını sanarak geçmişte kalmışları ileriye dönük hamlelere sıvarlar. Ama serde oyuncaklık olunca bu küçük oyunlar da kabak tadı vermeye başlar. Ve bu ayak oyunları oyuncakçı babaları asla ürkütmez. Çünkü oyuncakçı babalar oyuncakçı dükkânındaki tüm oyuncakları, figürleri tek tek bilirler. Ayrıca oyuncakçı babalar tüm bu oyuncakları bir fikir, tavır ve arzu hayata geçirmeleri için dizayn etmişlerdir. Her sıkışıklıkta diz dizedirler.

Her batıkta dizaynlanan hayat denen oyunda bilgi, donanım ve yaratı noktasında işinin hakkını veren bir oyuncu olmak en vazgeçilmezidir. Dünya yolculuğunun temel ögesidir. Ancak temel değerlerden vazgeçildikçe oyundan kopulur. Aranan oyuncu olmak biter. Oyuncağa dönüşülür. Bu tersine evrimsel canlanma aslında ebedi yok oluştur.

Şu üç günlük dünyada üç günü de ziyan edenleri, böylesi edilgen duruş ve derin umursamazlık gösterenleri doğanın kanunu af etmez. Zaten bu köşe kapmaca hep oyuncakçı babaların işine gelir. Zamanla işi eline yüzüne bulaştıran toyları toylarda şaplar, şartlar ve doymazlar sofrasına sunarlar. Kural koyucu ve tahammülün son noktasındaki isyan anında şoklanır. Yani hayat üç günlük de olsa sonsuz da olsa her şey oyuncakçı babaların dünyasına göre biçimlenir.

Babalara gelmek ise belli başlı coğrafyalarda oyun içinde oyuna direnmemektir…

Hiç yorum yok: