5 Eylül 2018 Çarşamba

FINDIK DERYASI

FINDIK DERYASI
 
Gittik. Gördük. Fındık Hasadını tamamladık. Memleketin en kaliteli fındığının üretildiği Karadeniz’in doğası en katmerli kentlerinden biri olan Giresun’dan döndük geldik. Bu yıl rekolte gerçekten düşüktü. Sahil kesimlerde hasat beşte bire kadar düştü. Yüksekler yarı yarıya kurtardı. Reel rekolte 500 bin ton civarında çıkarsa iyi. Yani fındık üreticisi bu yıl fiyat bir yana miktar bazında da umduğunu bulamadı.
 
Rekolte epey düşük olunca iş hafifledi. İşleri ful tempo hal yoluna koyup dağlarda, yaylalarda küçük gezintiler yapmaya az biraz zamanımız da kaldı. Uzun yıllardan sonra bu eksiğimizi de gidermiş olduk. Bu seneki tek kazancımızda bu. Çoluk çocuk memleketimizi tanıma fırsatı bulduk. O kadar.
 
Gözlemlediğimiz bir başka şey de kentin her noktasında tek konunun fındık oluşuydu. Sadece Giresun’da değil neredeyse batısından doğusuna tüm Karadeniz’in gündemi fındık. Ürün harmana serilince yağmur ve güneş takibi. Bir de piyasada günden güne hafifçe kıpırdayan fiyat takibi. Yani her pencerede farklı bir takip söz konusu.
 
Garip ama hiç kimse dillendirmiyor. Dünyada fındıkta birinciyiz diyemiyor. Ya siyasi nedenlerle ya da fındığın başına gelenler, getirilenler zülfüyâra dokunduğundan susukunluk var. Oysa fındık tekel olduğumuz tek tarım ürünü. Dünyada tüketilen fındığın yüzde 60’ı bizden. Üretimde dünya lideriyiz ama borsa yurt dışında. Fiyat politikasını her şeyde olduğu gibi egemen güçler belirliyor. Üç beş yıl öncesine kadar kıyıdan köşeden üreticiyi az buçuk sevindirecek fiyatlara erişiyordu fındık. Ama son yıllarda hepten fiyasko. Hepten dışarı kaptırdık söz hakkımızı. İtalyanlara sattık daha üretmeden üreteceklerimizi de.
 
Hal böyle olunca fındık fiyatı iki euro altında ve düzeyinde seyrediyor. Alan almış mutlu. Satan değil. Üreticinin rekoltenin düşüklüğü fiyatları artırabilir düşüncesine bel bağlayışı da nafile. Eloğlu bağlamış ikiye, sent sent hesaplıyor her artışı. Enflasyonda zirve yapınca ipin ucu iyice kaçtı. Hele beklendiği üzere hükümette on beş lira civarında resmi fiyat açıklamayınca üretici büyük tüccar ve yerli toplayıcıların eline kaldı. Yani rekoltenin düşük olması da fiyatı doğrudan etkilemeyecek görünüyor.
 
Bu yıl şimdiye kadar Fiskobirlik ve TMO sıfır çekince, yerli firma da birkaç yıl evvel yarıştan çekildiğinden tek aktör Ferrero kaldı. İtalyan iki milyar dolara rekolteyi kapatır. Fındık üzerinden yirmi ila kırk beş milyar dolarlık pasta yaratır. Memleket üretim politikası oluşturamayınca, pazarlamada politikası da gerçekleştiremeyince bundan iyisi can sağlığı. Üstelik yerli tüketiciye on euro civarında kavrulmuş fındık boca edilince iç piyasa da dip yapıyor. Çaresizlik diz boyu.
 
Memlekette herkes ağız birliği etmişçesine fındık sahipsiz, devlet de desteklemiyor diyor. On küsur yıldır meseleye el atmayanlara da her seçimde oylar atılıyor. Her hasat ağlanıyor. Diğer hasat bekleniyor. Son çare görülen ise daha çok üretim için kimyasal gübre salvosu. Üreticiler tarafından organik toprak beslemesi ve ocak güçlendirmesi yapılmıyor. Ayrıca üç beş yıldır ürünü küf de vuruyor. Yani giderek kalite de bozuluyor.
 
Biz fındık ağası olarak bermuda şeytan üçgeni misali kurulmuş üretici, tüccar, ihracatçı sarmalından çıtır çıtır kuruttuğumuz ürünümüzü bayram öncesi keş para satarak sıyrıldık. Bayram ettik. Aradan onca gün geçti fındık hala bizim sattığımız fiyata.
 
Santim kıpırdamadı. Kıpırdamayacak da…

Hiç yorum yok: