HİÇ BİR ŞEY BİLMEDEN...
Birey hayat yolculuğuna hiç bir şey bilmeden başlar. Ve doğuştan iyidir sonradan değişir. Yaş ilerledikçe gözlemleyerek, rol denekler edinerek yaşamına yön çizer. Bilgilenir ve alışkanlıklar edinir...
Suça ve suça dair izlenimleri de yaşadıkça gelişir. Suça yönelme eğilimi ve dürtüleri elbette doğasında vardır. Mesele insanın toplumla bütünleşme veya bütünleşememe meselesidir. İşte bu aşamada dürtüler zirve yapar.
Bir anlamda bireyi kötülüğe iten, suça yönelten kendisi olduğu kadar toplumdur...
Başta toplum, sonra sosyokültürel yapı, ekonomik sistemler, yönetsel model, yanlış eğitim, eğitimsizlik temelinde total biçimleniş kendi suç karakterlerini ve suç vasıflarını oluşturur...
Özellikle toplumsal yapı, idari yapısal bozukluklar ile gelenek ve göreneklerin yanlış algılanması sonucu özel ve öznel kıyımlar başköşeye kurulur.
Toplumsal dayatmalar ve toplumun basiretsizliği bireylerin birbirlerine zarar verme dürtülerini devamlı tetikler. Anlaşılmaz biçimde suç işlemeyi zorunlu ve haklı kılar. Suç bireyselleşir.
Oysa gerçek anlamda suçlu, suçu işleyen ve suç işleten toplumun ta kendisidir...
Yine de suç tabuları yıkamayan, gereğince direnemeyen ve kaostan kaçamayan bireyin üzerine yıkılır.
Yerelden genele illa bir eksiklik vardır ki suça meyil vardır. Zaten o yüzden gündem akla zarar örneklerle doludur.
Bir şey olmadan bardağın boş kısmına bakarak çözümlemeye gidilirse topluma ve toplum sağlığına verilen zarar önlenebilir...
Dolu kısmına bakmak ise dengeyi bozar. Birey ve toplum sağlığı ne denli bozulursa, sınırsız kirlenme artar. Bireyler kıyamet sur’unu bekleme ve üfleme arasına sıkışır. Ve bireysel çıkarlar toplumsal çıkarların önünde tutulur.
Ve suça ve suçluya dair aforizmalara 'Toplum suçu hazırlar, suçlu ise bir araçtır' eklenir...
Toplumun alt ve üst katmanları arasında maddi manevi farkın artması ve uçurumun çok derinleşmesi bireylerin sorgulama mekanizmasını da bozar. Sorgulamaz ve sorgulanmak da istemez.
Böylece hareketlenme, hiç bir şey bilmez ve hiç bir şey bilmeden modunda kolay yoldan para ve toplumsal statü elde etmeye gider. Ve her şey adına şiddete başvurma eylemliliği bireyin geleceğini belirler. Suç düzeyine erişse de şiddetten vazgeçilmez.
Böylece özel ve genel suç olduğu kabul gören temel suçlar her neyse, birey bu suçları toplumda yer edinme ve boşluk bulma, boşluk doldurma adına hiç çekinmeden işler...
Yani toplumsal yapı kendi muhalefetini kendisi yaratır. Hemde herkesi açıkça tehdit edecek biçimde. Sonra suçlar sıralanır: mala cana karşı işlenen suçlar, cinsel suçlar, trafik suçları, bilişim suçları, iletişim suçları, siyasi suçlar, bireye karşı işlenen suçlar, topluma karşı işlenen suçlar, devlete ve millete karşı işlenen suçlar, terör suçları, suçlar suçlar...
Neredeyse bir toplumda olmaması gereken her türlü eylemler. Tümünü de toplum ve toplumu yönetme erkini elinde bulunduranlar işlerine geldiğince belirler. Statükoyu oluşturur ve suç haline dönüştürür. Sonra cezayı keser.
Suçlara diğer bir etken ise din olgusudur. Çünkü din binlerce yıldır var olan ve toplumu tek bir kişi, tek bir zümre, tek bir toplum ardından sürükleyen kuvvetli bir düşünce ve inanç biçimidir.
Öyle ki dinler, diğer toplumları kendi saflarına çekmek, düşüncelerini karşı tarafa kabul ettirmek adına şiddet uygulamaktan kaçınmazlar. Hatta büyük çapta çıkan savaşların ana nedeninin din olduğunu kabullenmez bireyler ve farklı dine mensup toplumlar suç eylemlerini haklı görürler. Ağır suçlara bulaşırlar.
Son yıllara damgasını vuran bir diğer suç etkeni ise, toplumların sürekliliğini ve varlığını devam ettirmek için gerekli olan toprak, enerji ve su kazanımı için yapılan kanlı çatışmalardır.
Suça bakış ve eğilim bu olunca toplum mühendisleri birey, toplum, din ve enerji sarmalında varı yok, yoğu var etmek için bahanesi bol binlerce kavga nedeni planlarlar. Deyim yerindeyse bebekten katil, katillerden melek yaratırlar. Böylece bir toplumun rahatı diğer toplum ve toplumların köleleşmesini ve suça yönelmesini hazırlar.
Oysa suç ve suçlu en baştan bellidir. Ve ne yazık ki hiç bir şey bilmeden hayat yolculuğunu sürdürenler de büyük suçlara ortak edilir...
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder