Fındık sadece fındık değil. Mesele büyük. Bir kere Karadeniz'in doğusundan batısına yaklaşık beş yüz bin ailenin bitmez tükenmez çilesi. Üreticiye çile ama kalanına keyif. Ayrıca fındık memleketin tarımsal ürün ihracatına yaklaşık 3 milyar girdi sağlayan tek ürün. Toplam tarım ihracatının% 15'i. Ve memleket adına bir cevher. Dünya üretiminin % 75-80'i. Dünyada para eden milli ve yerli en temel ürün. Öyle on yıllardır denildiği gibi dağ ürünü, orman meyvesi, çalılık yemişi falan da değil. Yani fındık sadece fındık değil...
Fındık artık maliyetli. Üretici, hasada sayılı günler kala bahçe bakım, yetiştirme, yaz kış gübreleme, otla mücadele, ot biçme, toplama, hasat, patoz, harman vesaire giderler eklendiğinde minimum 15,5 lira fındık maliyeti ile karşılaşıyor. Bu yıl kaça satabileceği ise meçhul. Fındık 2019 yılında piyasada 20 liraya gitse bile üretici yine mağdur.
Mağdur çünkü Fiskobirlik piyasadan silindi. Toprak Mahsulleri Ofisi fındık fiyatı açıklamıyor. Açıklasa da uyan yok. Almıyor, alsa da cüzzi alımlar yapıyor. Memlekette fındık fiyatı açıklayan da, tek alıcı olarak hepsini alan da Ferrero Spa. İtalyan firması. Bu firma 2018'de kabuklu fındığın kilosunu 11,5 liradan aldı. Geçmiş yıllara bakıldığında her yıl 2 euro civarında alım yapıyor. Demek ki bu yılın fiyatı da arada sentler oynar ama aynı...
Oysa dünyada en kaliteli fındık, sanayide kullanılabilir üstün kalite fındık bu memlekette üretiliyor. Ancak bu temel değer, ekonomiye katma değer ürün, beceriksiz yönetimler sayesinde küresel sermayeye yem, yemiş edilmiş halde. Dünyadaki diğer üretici ülkelerde fındık alımları ortalama 4 euro. Yani 30 TL fiyata denk. Şu fakir memlekette on yıllardır sürdürülen yanlış fındık politikası yüzünden hala 2 euro. Yani 14-15 TL civarında alım-satım gerçekleşiyor.
Eğer fındığa ilişkin radikal kararlar alınmaz ve köklü çözüm getirilmez ise yıllarca böyle gider. Ta ki üretici üretmeyene dek. Sanki istenen de bu gibi...
Şu zengin memleket tarım ihracatında rekor, fındık ihracatında rekor üstüne rekor kırsa da dünyaya fındık satışı 3 milyar dolar civarında. Sanki kotaya ve kura bağlanmış. Bu tombul yağlı fındığı dünya çikolata devleri toptan alıyor. Ferrero Spa alıyor.
Sırf bu alımdan kazancı milyarlarca dolar. Fındığı markalaştırıp sattığından yıllık cirosu 11 milyar dolar. Şu garip memleketin fındığı orada burada kakao ile karıştırılıp gıda sektörü ürünlerine, işlenip çikolata, şekerleme ve diğer gıda nevi ürünlere dönüştürüldüğünde bu çokuluslu firmaların cirosu 40-50 milyar dolar. Belki daha da fazla.
Yani dünya rekoltesini % 80 oranda üreten memleketten, tek ve tam alıcı olarak tamamını 3 milyar dolara alanlar on milyarlarca kar ediyorlar. Şimdi tutup da niye fiyatı artırsınlar. Arttırmazlar. İşte yıllardır memlekette fındığın para etmemesi bu ucuza kapatma rahatlığından, serbest piyasa taktiği yüzünden.
Tüm bu aksiyonları gerçekleştirmek için Ferrero Spa, iyi iş yapan tüccar şirketleri ya satın alıyor ya da kendine bağlıyor. Yani fındığı tüccarlar, aracılar ve aracı şirketler vasıtasıyla topluyor. O maliyetler de alış fiyatından düşülerek üreticinin sırtına bindiriliyor. Kazanan sadece Ferrero Spa oluyor.
Küresel sermaye, meydan boş bırakıldığından kendi memleketindeymiş gibi kılını kıpırdatmadan fındıktan vurgun vuruyor. Yetinmiyor fındıkla ilgili kararlar almayı da kendinde hak görüyor.
Yani kapitalist ve emperyalist sömürü düzeni çok uluslu firmalar eliyle, lafta en fazla ihracat yapan memleket fındığını iç ediyor. Çıtır çıtır yiyor. Üreticiler ise çifte kavruluyor.
Açıkçası stratejik bir ürün olan fındıkta oynanan bu stratejik oyunlara dur diyen yok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder