DESSAS DESSENSUS...
Sandık demokrasisi bazen öyle garip bir doğrultmaç görevi görür ki, hiç şaşmaz ve doğru adrese deliver gerçekleştirir. Ancak bazı durumlar vardır ki, demokrasi sadece seçim değildir gerçeğini tasdikler...
Peşpeşe iki İstanbul seçimi bu doğrultuda çok hassas bir tablo ortaya çıkardı. İki seçimi de iktidarın kaybettiği tablonun gösterdiği her şey çok güzel olacak savı tuttu. Ama daha önemlisi henüz bir yıl önce kabul edilen Partili Cumhurbaşkanlığı rejimini tartışmak tabu olmaktan çıktı. Tartışılır hale geldi. Eleştiriler başladı. Ve iktidar tepeden tırnağa revizyon telaşına düştü...
On yıllarca en hassas zamanları dahi deccalın aklına gelmeyecek dessaslıkla geçiştirenler, arabik formda siyasi aerobik yapanlar ise bu kez ne yapacaklarını şaşırdı. Sersemlediler. Çünkü Millet, gönülsüz verdiği yarım onaydan tam bir yıl sonra her fırsatta hukuku ve adaleti çiğneyenlerce, hileci, hurdacı, aldatıcı, desiseci, düzenci, entrikacı tuzağına düşürüldüğünü gördü. Yaptığı yanlışı anladı. Çark etti.
Ve resmen memleket laboratuvarı olan İstanbul'da beklenmeyen derin bir kırılma yaşandı. Seçmen uzun yıllardan sonra başka arayışlar içine girdi. Çeyrek asır sonra muhalefete şans verdi.
Belki genel manada mevcut iktidara olan rağbet azalmadı. Ancak Millet yeni rejimden hoşlanmadığını da yerelden genele anlaşılır karakterde ortaya koydu. Umursamaz sığ siyasilere, tarihte bir ilk olarak, aynı yıl içinde iki kez unutulmayacak bir ders verdi.
Böylece densiz dessasların topu için dessensus dönemi başladı...
On yıllardır devasa her hadiseye bir desise bağlayarak işi kendi çıkarına bağlamak veya rayında giden her işi kendi payına bozmak için girişilen tüm gizli çalışmalar, envai çeşit oyunlar, bin bir çeşit dolaplar bu kez ters tepti. Siyasi menfaat sağlamak için her kıymetli şeye değersiz bir şey katma alışkanlığı bu kez işi bitiremedi. Alavereler dalavereler bu kez işe yaramadı.
Sözün özü Millet, çağdaş demokratik normlar bakımından felaket olan bu rejime İstanbul seçimleri üzerinden dur dedi. Açıkça Partili Cumhurbaşkanlığı rejiminin ne başkanlık, ne de parlamenter rejimle pek de ilgisi yok, icabına bakın mesajını gönderdi. Yüz yılın alışkanlığı kuvvetler ayrılığı ilkesinin tekrardan hayata geçirilmesi yönünde aleni tavır koydu. Yani su destisini su yolunda kırdı.
Dessas tayfa ise birinci şoktan çıkamadıklarından, mazbata savaşı döneminde ve ikinci seçim sonrasında içine girilen girdabın, büyük meclisin işlevsizleştirilmesinin, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının zedelenmesinin, tek adamlı demokrasinin değerlendirmesini yapmak yerine, bir şeyler oldu ama bizde anlayamadık saflığına yattı. Üst üste iki yenilgiyi dalga dümen geçiştirmeye çalıştı. Seçim arefesinde başlatılan yaygaraya hemen seçim ertesinde devam edildi.
Derdestliği çok kolay bu dessas öbek ne deseler ne demeseler bir türlü memleketi iyice karanlığa iten bu ne olduğu belirsiz, garip rejimi evrensel hukuk normları içine yerleştiremediler. Akla ve bilime uygun bir tarifini yapamadılar. Beceremediler. Topal ördek kaldılar.
Bu bir avuç dessas politröstler rejim değişikliğinin uzun süreli yönetim deneyimine dayanması gerekliliğini ve rejimin benimsenmesinin ancak köklü devrim veya sürdürülebilir devrimlerle olabileceğini hep es geçtiler. Kriz yönetmek, sorun çözmek, yetki göçermek ve koordinasyon için gereken organizasyonun bir yıldır sağlanamadığını kafalarına göre kapakladılar. Hiç bir şey sağlıklı sağlanamadığı halde bu deyyas dessaslar her ağız açtıklarında rejimin hassas dengeler üzerine kurgulandığından dem vurdular. Kuru laf kalabalığında kurullar kuruldu, yasama ve yürütme dengesi oluşturuldu falan feşmekan salladılar. Olmayan performans raporları ve faaliyet değerlendirmelerinden alıntılarla milleti aldattıklarını sandılar.
İşte bu dessas zümre bilhassa her fırsatta bilinçli, planlı ve programlı saptamadır süsü verdikleri lafazanlıkla ve sözü bir başkasına vermeden, eksikler gedikler var, giderilmesi de çok kolay hilesine baş vurdular. Gittikçe zorunlu hale gelen düzenlemeler için üzerinde çalışılıyor baştan savmacılığında bulundular.
Ancak bunca afra tafraya karşın rejimi ve milleti rahatlatacak radikal değişiklikler bir türlü gerçekleştirilmedi...
Lakin rejimsel desis, tesis bir yana, bu desak dessasların destelediği bu dolguları ve diğer yürek acıtan olguları rejimin destabilizesi bağlamında derleyenler ise 'desen suç, demesen sus, susmayan mapus' babında halledildi. Ta ki iktidar yenilince yinelenen ve tekrar kaybettiği İstanbul seçimine dek.
Mevcut iktidar artık bu içte ve dışta bağımlı, çarpık dessasların köstebek, dessas desteğinin de aslında köstek olduğunu görmeli. Görüp önlem almalı. Almadığı takdirde daha çok seçimde milletten kötek yer...
On yıllardan sonra mihrinevi yakalayan muhalefet için ise bundan sonrası sanki; "Söyler dilim ağlar gözüm, gariplere göynür özüm, Meğer ki gökte yıldızım, şöyle garip bencileyin..." olacak.
Yani 'söyle şu garip bencileyin, iki gözüm' dönemi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder