OKYANUSUMUN DENİZİ
Bir Deniz
vardı. Hala hasreti çekilen. En hasından ve gözüpek. Gözünü budaktan
esirgemeyen. Korktular. Denizi kurutalım dediler. Okyanusa dönüştü. Düştü iki
gözüm. Aktı özüm. Doğan da Okyanusumun Denizi…
Ok yaydan
çıktı günlerinin evladı; ‘Kızım Deniz, senin Tanrı’ya, bize ve ailene ve de
binnetice vatana hayırlı bir evlat, nesil olarak yetişmeni ve adın gibi
yapacaklarının da, başarılarının da Deniz olmasını dilerim…’
Unutma, unutma
sakın ve unutturma…
İnsanlar
yeryüzünün en korkunç yaratıklarıdır. Adeta canavar. En vahşi. Çiğ süt emmişlerdir. En alasının bile sağı solu belli
olmaz. Geleceğini onların mutlu geleceği uğruna feda edersen et. Tamam. Ancak
iyi düşün. Doğru bildiğin yolundan asla
dönme. Ama bil. Zora düştüğünde ilk fırsatta zehirli
bir hançer gibi saplanırlar yüreğine. Ana kuzusu demezler. Azap çektirirler. İşkence
ederler. Utanmadan vururlar boynunu. Nankörce. Murdarca. Murderce.
Sonra ateş soğudu, Kızıldeniz yarıldı, gemi tufanı aştı
sananlar kader derler. Lafta kederlenirler. Bunlar sonsuza dek yaşamanı sağlarlar belki
ama ömürden çalarlar. Ömürlerden çalarlar...
Deniz ömrün kısa veya uzun. İşte hep o karşılıklı ince hesaplaşma
denizinde geçecek. Denizde karada ölüm var veya yok. Efsanelerden güç alarak at
kulaçlarını. Etraflıca boğmak isterler, diren. Yılmadan savaş. Kurulu kurgu tezgâhlarında
sakın boğulma. Kızılırmaklara tutun. An gelir kıran geçer, boran durur. Bir gün
mutlaka hesaplar sorulur.
Fırtınalar durduğunda kötülüklerin sonlandığı bir dünya elbet
kurulur. İnan. Değişime gebedir çünkü doğa. İnsanlarda gün olur değişir. Yine de
fazla kanma.
Kızım Deniz, kendine kardan siperler kur. Kartoplarıyla dağılan,
çığa evrimleşen, ölümsüz çağ maceralardan beslen. Seni eriten güç sadece güneş,
Güneş olsun. Ve diz çökme, doğrul, daima dostdoğru ol. Yarınlarda her dem
bağımsızlığa çelik bilek. Zehir akıl. Tek yumruk tek yürek ol. Yıldızlaş…
Ve sev her şeyi, herkesi. Her kesimin sevgiyi hak edenini. Düşkünleri
kim olursa olsun ayrımsız. Ayrıcalıksız kol kanat ger ezilen dünyaya. Esaret
altındakileri en radikal sayılsan da hiç çekinmeden say. Say ve sayıl. Asla evrensellikten
ayrılma.
Hayat tatsız tuzsuz berbat ve çekilmez olsa da gülümse
objektife. Hala umut var. Daima objektif ol. Daha çocukluğunda eliyle altı ok işareti
yapan, zafere endeksli politik tavrın solmaz gülü. Karanfili gibi. Karanfil kokulum
mavi bulutların arasından gülümser sana adaşın. Gülümse sen de yeryüzüne. Yüzünde
zulme başkaldırış filizlensin. En özgürlükçü. En isyankâr. İsyanın dışa vursun
yakın çekim. Endişe etme görülsün. Gök gürültüsü gibi çağla.
Kızım Deniz çağ değişir, bu memleket ne zaman ki gökyüzü ile
buluşmaya hazır hale gelir hep kontrol altında tutulur. Kimseyi yaklaştırmazlar
özgürlük ateşine. Sözde yanmaktan kurtarırlar. Yalan. Kuyruklu yalan.
Onlar ki; o kuyrukçular asıl kendileri yakarlar. Asarlar. Unutma
ipten almazlar. Kelamı kadim’e el basarlar, kalem kırarlar. Kalemi önce hediye
ederler sonra. Gözlerini kırpmadan sehpaya gönderirler.
İşte günün birinde böylesi mahlûklardan biriyle karşılaşırsan
veya topuyla asla yakarmalarına aldanma. Yak köprüleri. Geç karşılarına öfkeni
belli ederek uzaktan tekme salla. Bir tekmede kıytırık sehpaya…
Kızım Deniz öyle acımasız ki hayat daha çok şey öğreneceksin.
Dileğim fazla bedel ödemeden öğrenmen. Hayatının her dakikasında bilgiye deryalan,
bilgece davran. Bilime Deniz ol.
Önünde yaşanacak daha çok yıllar var; “Seni önce Tanrı’ya,
bizden ailenden çıktığında ise binnetice Vatana, Yetişmiş hayırlı bir evlat
olarak emanet etmek isterim. Adın gibi yapacaklarının Deniz, başarılarının
Okyanus olması dileğiyle…”
Gözüpek, gözünü budaktan esirgemeyen, kurusun denildikçe
Okyanuslaşan Okyanusumun Denizi, iki gözüm. İki gözüm, gözlerinizden öpüyorum. Gözlerim
kapanana dek seninim. Sizin.
Cankızım, ardımdan “Deniz’in bir babası vardı…” diyeler bana
yeter…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder