BABAM, 06 MAYIS 20.11...
Babam, bu 6 Mayıs sakın seni unuttuğumu sanma. Deniz ve arkadaşlarına da söyle, onları da unutmadık. Daima aklımızdasınız. Kalbimizde. Hem de nasıl...
Canım atam, mart sonu dağlarına bahar gelmişti memleketin. Biraz sarhoşladık o kadar. Gençliğinde mezarlıklarında gecelediğin İstanbul’u tam çeyrek asır sonra Erdogan kaybetti. Sen göremedin ama en büyük şehri bizim İmam kazandı. On küsur yılın iktidarı sallandı. Çöküşün başladığının, bitişe doğru gidişin işareti vuruldu sanki...
Bu ani dengelenişle 1 Mayıs'ta dört bir yanda meydanlara aktı memleket. Korku dağları sardı...
Ve yeseka 4 Mayısta verilen ince sinyali emir telakki edip tam da 6 mayısta, dörde yedi çekti iptal bayrağını.
Ayrıca bu 6 Mayıs Ramazan'ın ilk günüydü. Haliyle yıllar içinde ramazan; 'helalin adı kaldı bilen yok, haram kapış kapış yiyen çok' ramazanı olunca orucu da bırakmıştık hayırlısıyla.
Babam yine de saygıdan maaile iftarı bekliyorduk. Yılın ilk iftarı 6 Mayıs 20.11'deydi. Saat 19.24 sularında milletin alın terinin çalındığı anlaşıldı. Yesekalı biri çıkamadı bu hukuksal hırsızlığı izaha. İktidarın yüksek yetkili bir adamı çıktı lafta açıkladı. Oysa bu kararla hukuk, adalet ve kalkınma resmen dibe çakıldı. Ve milletin hakkı yenerek oruçlar açıldı...
Hiç umursanmadı anam babam; yoğun emek verilmiş, ana ak sütü gibi helalmiş, yerden göğe hak edilmiş, çok yazıkmış, günah olurmuş... Tınmadı yedi hukuk ekabiri. Bastı baskın kararı. Kerevetine çıktı.
Can yoldaşım, işin aslı ebediyete göçüşünden sonraki sekiz yılda daha da geriledik. Maddi manevi bittik. Moralman çöktük. Değerlerimizi kaybettik. Yetmedi rejim değiştik. Daha beter oldu her şey. Sık aralıklı seçimlere bel bağlandı nafile. Millet seçimkolik edildi. Geçim unutturuldu. Bu kez tam nefes alınacakken yeseka vurdu makası. Kesildik.
Can babam, bu hayırsız kararla zaten kötüye giden memleket hepten yalpaladı. Yandık. Karar ertesi dolar her gün yükselmeye doymuyor. Döviz her dakika vizyonda. Altın el yakıyor. Borsa tepetaklak. Çarşı pazar ateş pahası. Mutfaklar yanıyor. İşsizlik had safhada. Demokrasimiz dünya liginden düştü. Kanarya can çekişiyor...
Yüzsüzlüğün bu kadarına pes doğrusu. Sanki yamalı ekonomi daralmadı. Üretim tüketim maliyetleri hiç yükselmedi. Lira yılbaşından bu yana üçte bir değer kaybetmedi. Faiz otuzlara tırmanmadı. Enflasyon sınır atlamadı. Sanki pahallılık üçe beşe katlamadı. Uyduruk tansaş kuyrukları sıralanmadı. Koca şirketler peşi sıra batmadı. Rekor işsizlik evlere dayanmadı. İç dış borç üç katına artmadı. Merkez Bankası rezervleri hızla tükenmedi. Yabancı yatırımcılar kaçmadı. Sanki hukuk ve adalet siyasi ikballer yoluna hacamat edilmedi. Milletin devlet kurumlarına güven duygusu zedelenmedi. Yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü yok edilmedi. Sanki memleket tarihinde ilk defa açlık sınırı asgari ücreti geçmedi.
Babam hal böyleyken hala ortalık güllük gülistanlık edebiyatı yapılıyor. Sonra memleket bekasından dem vuruluyor. Seçimle kazanılmış hak yeseka darbesiyle gasbediliyor. Yedi, dört küsur milyondan büyüktür hesabıyla bir yüksek hukuk garabeti yaratılıyor. Ve yenisine zemin hazırlanıyor.
Evet babayaren hazırlandı da. Yenisi Haziran'da. Candostum, 6 Mayısın solmaz gülleri Deniz ve arkadaşlarına da söyle; bir şeyler oluyor memlekette. Garip bir şeyler. Bir şeylerin habercisi her geçen gün. Sanki güzel şeyler olacak. Her şey çok güzel olacak. Ve yine bizim imam kazanacak...
Dedesoylum, durum bu. Deniz'in de hepinize selamı var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder