DEVRİMSEL
FREKANS
Spartaküs’ten
bin yıllar sonra bugün insancıl kurgu zıddına zırvalanan, mitsel insansı kuşku
yerle yeksan. Karşıt devirimlerle tekleyen kalpler çok yavan. Her devrimsel frekansa
tertiplenen kulp çok, kulluk kutuplu yalan. Yani dört bir yan kulpazan. Tabii
ki yersen...
Vladimir’den
bu yana devrim en şaşırtıcı frekans. Devrimler, devrilenleri olmayınca olmaz. Devirenler
de. Bizzat devrimcileriyle özdeşleşen, özgürleştiren devrimler savaşlara, tüm
savaşlar özgün devrimlere yol açar. Ancak sonuç daima barıştır. Fark etmez yurt
cihan...
Trotski’den
sonra her aşamada devrimlerin en zayıf halkası, zarif örgütlenmiş zoru
gördüğünde çark eden şok edici fraksiyonlar. İşte o nedenle oradan vurur yok edici
karşı devirimciler. Çünkü devrim, savaşçı devrimciler ve sert duruş gerektirir.
Yani devrim için sertin serti toplumsal durum kaçınılmazdır. Çünkü dirençli tutum
ve toplumsal eşitsizlik devrimleri vazgeçilmez kılar…
Ernesto’dan
beri devrimler halk katmanlarını şahlandıran, emperyal düzeneğin hiper hızına keskin
frendir. Devrim belirtileri görmezden gelinen, ani tarihsel patlamadır. Çünkü evlerde
ve sokaklarda umut tükenince devrime çok az kişi inansa da devrim
gerçekleşebilir. Yani devrimi tetikleyen unsurlar, gidişatın aksine düpedüz iyileştirici
ideleri yola koyar. Ve gerçek öncüsünü bulan özgün devrimler olur. Bunu bilen karşı
devirimciler ‘kolektivizm ve yıkılış’ algoritmasını her dönem günceller. Tüm dünya
lehine sosyalist devrimleri böyle engeller. Ancak ‘Che’ aleyhine tek kelime
edilemez…
Deniz’le
birlikte devrime destek bilinci ve devrimci gelenek birikimi toplumda yerleşir.
Devrim inancının radikal yöntemlerle arttığı öğrenilir. Kelli fellilerde
devrimcinin sırtındaki parkadan korku, halkta yürekleri paralayan coşku. Hem de
tüm devrimci girişimlerin devlet düşmanlığı olarak adlandırıldığı kor günlerde.
Sonuç malum, etki tepki mantığıyla itibarsızlaşma beklentisinin dip yapması. Dile
kolay daima pik yapan Deniz ve arkadaşları…
Evren
katilinden itibaren her devrim inancı sakıncalı moda. Her evrede bey zadelerin
türettiği kurgu skandallarla sönümleme, hain pusularda zedeleme girişimleri. Elbette
devrim ve devrimcilik, mutlu katmanların katıldığı toplumsal doku değil. Soyut
tetiklemelerle değil somut eylemsellik ile gelir devrim. Kutlu kehanet, teorik
ihanet kıskacından kurtulanla, bilimsel geçişlerle devrimci yol güçlenir. Ve devrimlerden
bir devrim yaşar bozguna uğramış toplumlar…
Marks
dahil dünyadaki tüm devrimlerin devrimcileri, sonsuzluğu temsil eden devrimsel frekansın
değişmez parçasıdır. Devinen değişimi gören oportünist bozgunculuk, şaşkın
iradeyle derin stratejiler belirlemeye soyunur. Dolayısıyla toplumsal kargaşalar
körükler. Böylece birleşik cephe oluşturulmamasının önü alınır. Mikro-makro milliyetçilik
gergefinde evrensel krizler sertleştirilir. Lakin şartlar çok çetin olunca, dünya
çapındaki devrimlerden güç alan devrimciler, olgun fikirler ve eylemlerle salt
devrime odaklanır. Tıpkı Deniz ve arkadaşları gibi…
Bugün
veya yarın kazanımı ultra emperyalizmin yıkılması olan devrimler, şaşırtıcı
derecede olanaklıdır. Pekâlâ pek yakındır. Yeter ki devrimsel frekans geniş yığınlar
ve nice yorumlar ile güçlensin. Ve güç olsun geç olmasın…